Avrupa Birliği’nin genişlemesine ilişkin “Mevcut durum 2025” başlıklı raporda Türkiye’nin başvuru sürecine ilişkin değerlendirme, Ankara ile Brüksel arasında yıllardır süren uçurumu yeniden gündeme getirdi. Katılım müzakerelerinin 2005 yılında başladığı ve 2016 yılında tamamlandığı Türkiye, raporda aday ülkeler haritasında kırmızıyla işaretlenen tek ülke oldu.
“Başvuru süreci kesintiye uğramıştır” notunda, “Demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargı bağımsızlığı alanlarındaki ciddi aksaklıklar nedeniyle yeni fasılların açılmasının mümkün olmayacağı” belirtildi.
AB’nin bu değerlendirmesi, Türkiye’nin Birlik ile ilişkilerinde sadece diplomatik değil ekonomik açıdan da yeni bir çerçeveye işaret ediyor. Uzmanlara göre Ankara’nın AB’den çıkışı, yatırımcı güveninden dış ticaret akışlarına, Gümrük Birliği’nin geleceğinden finansal hareketliliğe kadar pek çok sektörü etkileyebilir.
ETKİLENEN SİYASİ GELİŞMELER
Profesör Serap Durusoy, kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin aşınmasının hem iç ekonomik dengelerde hem de dış ekonomik ilişkilerde ciddi bir maliyet oluşturduğunu vurguladı: “Küresel ticaretin tarife savaşlarından etkilendiği bu dönemde, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olan AB’nin bu olumsuz değerlendirmesi dış ticareti de olumsuz etkileyecek. Bu durum cari fazla verdiğini iddia eden ekonomi yönetiminin işini zorlaştıracak. Bu durum enflasyonla mücadeleyi zorlaştıracak.”
Dr.Murat Kubilay, müzakerelerin iyi gitmeyeceğinin başından beri belli olduğunu belirterek; Mülteci sorunu, Türk demokrasisinin gerilemesi, AB’de sağın yükselişi gibi olayların da bu durumu doğruladığını belirterek, etkilerini şöyle sıraladı:
“Piyasa, Türkiye’nin AB’nin avantajlarından bu şekilde yararlanamayacağını zaten göz ardı etmişti. Ancak son durumlar, AB’ye üye olmasa bile sanayi malları gümrük birliği ve tarımsal hizmet ve ürünlerin kapsama alınmasını olumsuz etkileyebilir. Yüzde 50’ye yakın pazar payına sahip olan AB ile artık ihracat ve ithalatımızı güçlendirecek ilişkiler kurmak zor. Mali akışlar açısından üyelik elbette avantaj olurdu ama uzun süredir bu konuda olumlu bir beklenti yoktu. Üyelik olmadığı için iş dünyası vize konusunda kolaylaştırılabilir ama bunun piyasalar ve ülkenin makroekonomik durumu üzerinde doğrudan sonuçları olacaktır.” “Hiçbir ilerleme olmayacak.”